13 Ekim 2008

İzerin sonunda..

Resimleri üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.
İlginç değil mi?
Yazılanları düşünmek gerek!
İçerisi zaten başka bir alem! Demirci Kazım renkli bir kişilik. Bence asıl film buranın kendisi.
Sadece bu demirci ocağı bile bu geziye çıkmak için başlıbaşına bir neden.
Bir önceki yazımda oraya ait resimlere yer vermiştim. Safranbolu'da eski çarşı içinde yer alıyor.

Safranbolu'da pek çok eski eşya satan yer bulabilirsiniz. Bunlara "eski görünümlü eşya" demek daha doğru olur. Yine de oldukça etkileyici bir çarşı. Hemen hemen herşey kendi kimliğini korumaya çalışmış burada.

Yenilerse, kendilerini bu güzel kimliğe uydurmaya çalışmış saygıyla. İş Bankası, bütün Türkiye'de uyguladığı marka imajını bir kenara bırakmış ve Safranbolu'lu olmuş Safranbolu'da.



Bu çarşı, mimari kimliği ve zamanın donuşuyla, gerçekten görülmeye değer.

Safranbolu'yu uzun uzun alatmaya gerek yok, Dünya Mirası listesine alınmış, burnumuzun bu kadar dibinde bir yer, bir gün mutlaka gidilmeli. Değil mi?
Asıl hedefimiz Kastamonu-Daday arasındaki Çömlekçiler köyünde Barış At Çiftliği'ne ulaşmak.
Muhteşem bir doğa yol boyunca bize eşlik ediyor. Yağmur da öyle:)

Ve bir yağmur perdesi karşılıyor bizi Daday Barış At Çiftliği'nde.

Hemen ardından da bu gökkuşağı.
Bu tertemiz ve mütevazı tesis henüz çok yeni. Ama sahipleri 14 yıldır bu ile uğraşan, çok sempatik, içten, güleryüzlü ve harika insanlar.
Burada konaklayanlara "müşteri" denmiyor. "Misafirlerimiz" diyorlar.
Zaten gelenler hep "müdavim"ler. Yıllar boyu gele gide, harika dostluklar kurulmuş. Bir gelen illa ki tekrar ve tekrar geliyor buraya.
Kapıda ilk Efe karşılıyor gelenleri. Nereden biliyorsa biliyor; kim misafir kim değil...
Onu en çok seviyor bilin bakalım?
Gün, muhteşem bir kahvaltıyla başlıyor çiftlikte. Herşeyin -ekmeği yaptıkları buğdayın bile- kendi üretimleri ve organik olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Hava soğuk ve yağışlı olmasına rağmen, içeri giremedik bir türlü. Yemeklerimizi ateş başında, dışarıda yedik biz apartman çocukları..
Sonra at binme faslı başlıyor büyükten küçüğe. Herkes deniyor illa ki. Dileyen devam ediyor, tura katılıyor. 5 km den başlayan değişik turlar var, muhteşem doğayı atla gezmenin keyfi çok başka.Keyifli dostluklar kuruluyor, ateş başı sohbetler yapılıyor. Sessizlik ve huzur paylaşılıyor, çocuklar arkadaş oluyor; sınırsız alanlarda korkusuzca ve yasaksızca koşturmanın, çamura ve toprağa bulanmanın keyfini yaşıyor.
Traktör römorkuna doluşup, "daha da güzeli var mıymış?" denilen nefes kesen güzellikte doğaya pikniğe gidiliyor. Herkes yeniden çocuk oluyor, herkes eğleniyor.

Ama onlar hep iş başında; "Misafirlerin" rahat etmesi, herşeyin kusursuz olması için; neşe, mutluluk ve güleryüzle çalışıyorlar. Tevhide Hanım, Bülent Bey ve oğulları Barış.
Sadece bu tatlı aileyle tanışmak için bile oralara gitmeye değer!
Akşamları ocakbaşında, yıldızların altında keyifli şarap sohbetleri yapılıyor, yeni dostlukların temeli atılıyor. Kimileri "tavla" oynamayı tercih ediyor. Ertesi gün birkaç eksik pul ve zar aranıp duruyor, her ne olduysa?

Civarda gezecek pek çok yer var. Zaten Kastamonu başlı başına bir gezi şehri.

El dokumaları ve taş baskılarıyla,
kişilikli, köklü ve korunmuş mimari yapılarıyla,

eski çarşıları ve bakır eşyalarıyla,


doğasıyla, atlarıyla....

Öyle çok şeyiyle gezilmeye değer ki...

Gezi notları ve tavsiyeler:
  • *Tesise en yakın market 6 km uzakta. Çocukluysanız yanınızda atıştırmalık birşeyler götürün.
  • *Mutfak ve buzdolabı 24 saat emrinizde, istediğinizi alabiliyorsunuz.
  • *Alıştığınız suyu içmek iserseniz yanınıza alın. Tadı iyi olsa da kuyu suyu.
  • *Walkmen- kitap vb isterseniz götürün. Sessizlik ve sükunet harika. Ama nasıl oluyorsa oluyor ve bir saniye bile bunlar için vakit bulamıyorsunuz. Her an birşeyler yapılabiliyor.
  • *Bol fotoğraf makinası, video ve pil... en çok ihtiyaç duyulanlar..
  • *İlla ki bir lastik bot ya da çizme. Hayat kurtarır!
  • *İlla ki kalın bir mont, yağmurluk ya da şal.. haziran olsa bile!
  • *Ve tabi ki şapka.
  • *Sivrisinek kovucu
  • *mümkünse açılır kapanır sandalye
  • *Atlar için havuç ve şeker.
  • *Kilolarca kestane:))
  • *ağrı kesici kas gevşetici: uzun süre at binerseniz her yanınız ağrıyor.

16 yorum:

PERİLİ KÖŞK dedi ki...

demirci kazım'ı biliyorum,
yaşam,kapısında ki cümle kadar güzel özetlenebilir mi?
bunca yıldır buradayım kastamonu yu görme işi sürekli erteleniyor ama bu kadar güzel fotolardan sonra 2,5 saat uzağımda ki bu cennet görülecek....
teşekkürler.....

bir demet feslegen dedi ki...

Muhteşem yerler..10 yıl olmuştur görmeyeli, güncellemek lazım bu şaheserleri..Etli ekmek yemediniz mi, ben çok özledim de o tadı..
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Notlar kısmının en son maddesine gelince, Daday dönüşümüzü hatırladım birden, 4-5 yıl falan olmuştur, "en olmadık" yerlerim ağrımıştı 1 hafta boyunca :P

Yıldız
the sensei

ruhdagı dedi ki...

Benim eşim Kastamonu'lu bense Karabük'lüyüm. Çok güzel foroğraflarla anlatmışsınız tekrar gezmiş kadar oldum.
Son fotoğraftaki bakır eşyalar çok güzel ve bende de iki adet kapaklı pilav tabağı bulunmakta. Geçen sene köy evinde tavan arasında bulup kalaylattım ve İstanbul'da baş köşeye koydum. Dövme bakırmış ve ustası kalmamış artık ne yazık ki..

Ustalara sahip çıkmak gerek.

Selamlar

ipek dedi ki...

Peri,
Gerçekten de çok yakınsınız. Kastamonu bir uçtan bir uca gezilecek bir yermiş. Biz uzun bir tatil planlıyoruz. Siz her hafta sonu başka yerini gezebilirsiniz..
sevgiyle..

Eda,
Yemez olur muyuz hiç?? Tadı hala damağımda. Çiftlikte öyle güzel yapıyorlardı ki...
sevgiler

Sensei:)
Yeni yerlerini de tavsiye ederim. Eskisinden daha güzel. Ama eski yeni fark etmez, eğer fena yapar adamı:))
Öptüm...

Ruhdağı,
İşte en çok da bu yüzden bu kadar sevdim Kastamonu ve yöresini. Eskiye mümkün olduğunca sahip çıkılmış, korunmuş. Hem doğal, hem kültürel güzellikler.
Bakırlarına gözün gibi bak, güle güle kullan.
sevgiyle.

Cocukla Cocuk dedi ki...

önce şöyle güzel bir teşekkür ederim memleketimi çok güzel anlattığın için:)))
safranbolu da mekanlar daday da ise sahıslar hep tanıdık:))
tekrar gormuş gezmiş gibi oldum hasret giderdim sevgiler

babişe yemekler dedi ki...

babiş fotoğrafları bir görsün bakalım. seneye neden olmasın?

sevgiyle..

Devletsah dedi ki...

İpekciğim;
İlk fırsatta safranbolu gezisi planlıyorduk.. Bozcaada gezimizdeki rehberliğini aratmayacak bir yazı olmuş. Ellerine sağlık...

ipek dedi ki...

Çocukla çocuk,
Asıl ben teşekkür ederim böyle içten yazdığın ve beğendiğin için,
sevgiyle..

basbişler,
Nasıl düşünemedim?? At çiftliği tam size göre. Küçük babişin çok seveceğini ve at üzerinde mutlu olacağını, büyük babişin huzurla bir kaç gün geçireceğini tahmin ediyorum. Dostluklar da cabası.
sevgiyle..

Devletşah'cığım,
Umarım aynı şeylerden keyif alıyoruzdur da, sizin geziniz de bizimki kadar neşeli geçer. Ama sen çok üşürsün, Safranbolu'yu bu mevsimde tavsiye etmem.
Yine de daha çok detay olsun diye yazıyı güncelleyip, linkler verdim.
Keyifli geziler:)
sevgiyle..

berrin dedi ki...

fotoğraflar çok güze:)

Berceste dedi ki...

Ben Kastamonu'nun tirnak oyalarina, dokumalarina hayranim. Gerci rotanizdaki hersey birbirinden guzel ama olsun, aklim onlari yerinde gormekte...

ipek dedi ki...

Berrin,
Teşekkürler:)

Dilek,
Her ilgi alanı için birşeyler var galiba burada:)
sevgiler

Punto dedi ki...

Safranbolu öyle bir kaç gezme ile içine sindirilecek bir yer değil. Yine gitmeli.
Bilgiler çok güzeldi.

ipek dedi ki...

Punto Abi,
Sizinle aynı fikirdeyim. Bir gün ya da bir seyahat yetmez, tekrar tekrar başka mevsimlerde gitmeli.
Karlar altında Safranbolu; düşüncesi bile keyifli.
Teşekkürler.
Sevgiyle..

Adsız dedi ki...

2002 ve 2004 yıllarında 30 ağustos zafer bayramının haftasonuyla birleşmesinden yararlanıp 2 defa gittim dadaydaki at çiftliğine, biz tesisin odalarında değil de götürdüğümüz çadırlarda tesisin bahçesinde kaldık, ilk gidişimizde yaylaya da gittik, ilk gidişimde ata binmek konusunda bir fikrim olmadığı ve fazlaca gaza getirilmiş olmamdan ötürü atla gezintiye de çıktım fakat ikinci gidişimde manej dışına çıkmaya cesaret edemedim, etli ekmek dedikleri benim bildiğim sac böreği çok lezzetli, zaten insan temiz havadan sürekli acıkıyor, sabah kahvaltısındaki bal ve tereyağ özellikle leziz, akşamları hep birlikte yenen yemeğin ardından tesisin diğer konuklarıyla sohbet etmek de çok keyifli, çok güzel anılarla ayrıldığım bu tesisi hatırlamamı sağladığınız için teşekkürler ve keyigli gezmeler

ipek dedi ki...

Adsız yorumcu,
Yazdıklarınızla ben de yeniden hatırladım o güzel yerleri. Ahh aslında bu mevsimde de gitmek var oralara, doğa ne güzeldir kim bilir.
sevgiyle..