26 Ocak 2012

rengarenk

2012 ye girerken "Rengarenk bir yıl olsun" demiştim. 
Bunu öylesine yürekten istemiştim ki...

İşte her yer renklerle doldu:) 


Önce Simin'e yeni yıl hediyem: "İşte Bebekliğin" panosu. 

Doğduğu gün üzerindekiler, Hastane doğum belgesi, ilk ayak izleri, ilk patikleri, ilk oyuncağı, hastane kol bantı vs .
Bunlar ve benzerlerini İkea dan aldığım derin bir çerçevede bir araya getirip, kızıma bebekliğini hediye etmek istedim. Şimdi odasındaki duvarda asılı; rengarenk!  
Çekmecelerde anı olarak saklanacağına, duvarda anılarımızı canlandırıyor, üstelik tozdan, kirden korunuyor.

Renklerimiz henüz bitmedi:  İşte yılbaşı hediyeleri arasında hayatımıza katılan LaLaLoopsy'ler.

Onlar aslında kendi başlarına yeterince şirin ve rengarenk. Ama biz farklı bir renk daha kattık onlara. Dönüşüm malzemeler kullanarak evlerini tasarlıyoruz Simin'le beraber.
Her hafta yeni bir modül oda tasarlıyor, odalarımız çoğaldıkça onları birbirine ekleyip "Ev" oluşturmaya çalışıyoruz.

Bunları yaparken, atık karton kutular, ilaç kapları vb gibi dönüşümlü malzemeler kullanıyoruz. Ve tabi bir de annenin dikişlerden artan kumaş artıkları bize eşlik ediyor. Modüllerimiz ise Kipa'nın doğal yumurta kutuları :)


Bu yatak odası tasarımımız. Yatak örtüsü ve yastıkları anne dikti, duvar ve diğer tasarımlar Simin'e ait. Örtümüz gerçek elyaflı kapitone:)

 Mutfak tasarımımız ilaç kutularının kaplanmasıyla oluştu. Elişi kağıtları ve stickerlarla fayansları yaptık.  Buzdolabımız üzerinde bir "nofrost" amblemimiz bile var:)) Aydınlatma elemanımız minik bir çam süsü.
Sırada diğer odalar da var...
 Lalaloopsy ya da başka oyuncaklar; fark etmez; bu iş, çocuğunuzla kaliteli -ve emin olun ki çok keyifli- vakit geçirmenin harika bir yolu.  Ayrıca çocuğunuzun içindeki yaratıcı gücü nasıl da tetiklediğine inanamayacaksınız. Gördüğü her objeye ya da dönüşümlü atığa "lalaloopsy evine ne olarak dönüştürebilirim" gözüyle bakmaya başlayıp; harika fikirler ortaya çıkarmaya başladığını fark ettiğinizde, lütfen bana bir tebessüm gönderin :)

Asıl renkleri sona sakladım:)
Çoğunuzun tahmin ettiği gibi, sonunda ben de pastacılık işlerine daldım.
Bu güne kadar hep uzak durmayı tercih ettiğim şeker hamurunun tam ortasındayım şimdi. (Şeker hamurunun yenmemesi için paketlerime küçük notlar, uyarılar koymayı unutmuyorum)

Pastalarımı, kurabiyelerimi kızıma yaptığım gibi yapıyorum. Yaparken yüzüme bir gülümseme oturuyor: hiç tanımadığım bebeklerin doğumunda, annelerinin yüzündeki gülümsemeden bir pay aldığımı hayal ediyorum. Bu yüzden, dünyadaki en güzel işlerden biri bu olsa gerek diye düşünüyorum.  Tanımadığım, yüzünü bilmediğim insanların en mutlu anlarını orada bulunmadan da paylaşabilmek.... Sanırım bu yüzden, bunca kadın  kurabiye kokunun büyüsüne kapılıp kariyerlerine veda ederek kokunun peşinden geliyorlar..
.
Üniversite diplomamı aldığım gün, tasarımın her alanında mutlu olacağımı biliyordum, yine de pastalar aklıma hiç gelmemişti doğrusu. Şimdi ben,  "pasta tasarımcısı" olma yolunda mutlu mutlu yürüyorum...
H
Hadi İpek;  BANA BİR PASTA YAP!

3 yorum:

Yasemin dedi ki...

Ohhh Harika... paylaşımın için teşekkürler.

Özlem dedi ki...

Size nasil ulaşabiliriz acaba?

acemi aşçı dedi ki...

Özlem Hanım,
ipekbicer(at)gmail.com ya da www.banabirpastayap.com daki telefonum aracılığıyla ulaşabilirsiniz.