28 Şubat 2007

Guacamole- Avokadonun en lezzetli hali

Boyalı, kimyasallı pastadan sonra sağlıklı bir tarif vermek istedim: Guacamole=Avokado dip sosu ya da avokado salatası.
Avokado nun ne kadar sağlıklı bir besin olduğunu biliyoruz. Artık ülkemizde de yetiştiriliyor ve bolca bulunuyor. Ama benim bildiğim kadarıyla tüketimi çok yaygın değil. (umarım yanlış biliyorumdur)

Bebekken Mimi ye zeytinyağı ve limonla karıştırdığım avokado püresini yedirebiliyordum ama artık bu pek mümkün değil. O yüzden de (sushileri saymazsak) avokadonun benim bildiğim en lezzetli hali olan Guacamole şeklinde sunuyorum. Şimdilik (daha ziyade cipslerin hatırına) severek yiyor.
Guacamole bir Meksika mutfağı klasiği. Dip sos olarak ya da et yemeklerinin yanında garnitür şeklinde sunuluyor.
Mutlaka denemenizi öneririm, harika bir lezzet, üstelik çok ama çok pratik. Bugüne kadar pek çok blogda tarifi verildi sanırım. Bu da benim tarifim olsun. Buradaki linkte ise çok değişik ve farklı lezzetli Guacamole tarifleri bulabilirsiniz, hepsi de denemeye değer bence. Avokado yu sevgili Tijen, sayfasında çok güzel tanıtmış ben birşey eklemeyeceğim.
Malzemeler
4-6 kişilik
  • 2 adet olgun avokado
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 adet kırmızı dolma biber
  • 1/4 demet maydanoz
  • 1/2 limonun suyu
  • 1 çay kaşığı (bizim çay kaşıkla) tuz
  • taze çekilmiş karabiber
  • 1 adet büyük domates (ya da 2 küçük)
  • 2 adet jalapeno biberi ya da bir kaç damla acısso (Bizde Mimi faktörü var diye bunları koymadım)
  • Mısır cipsi.

Yapılışı

Avokadoları boydan keserek ikiye ayırın.
Ortadaki çekirdeği kaşık yardımı ile çıkartın.
Yine kaşıkla, avokadonun etli kısmını kabuktan ayırın.
Bir çatal yardımıyla ezerek püre haline getirin.
Çok ince doğradığınız soğanı ve maydonozu ekleyin.
Yine küçük küçük kestiğiniz biberleri, tuz ve karabiberi, en son da limonu (kullanıyorsanız acı sosu) ilave edin, iyice karıştırın.
Çekirdeklerini çıkarttığınız ve küp küp doğradığınız domatesleri en sona bırakın. Onları servisten hemen önce ekleyin ki Guacamole yi sulandırmasınlar.
Mısır cipsi eşliğinde servis yapın.
Afiyet olsun.
Not: Arkada görünen yapraklar, balkonumuzdaki limon ağacına ait olup, resimdeki ve guacamole yapımında kullanılan yarım limon da bu ağacın mahsulüdür. Gururla belirtiriz..:)

24 Şubat 2007

Sonunda ben de bu işlere bulaştım..

Şu pasta yapma işine hiç bulaşmayım diye hep uzak duruyordum. Çünkü ben kendimi bilirim, bu işten büyük keyif alacağımdan eminim. Sonrası mı? Ooo her dakka bir pasta yaparım sonra da oturup yeriz, lüzumsuz bir yığın kalori, şeker şu bu..Bu yaş için akıl işi değil..

Ama buraya kadarmış:) Daha fazla direnemedim. Deli gibi yağmur yağan bir günde Pastacı Burcu nun sayfasından verilen adresi alıp, tuttum Gimat ın yolunu. Ne tarif ettiyse buldum aldım. Tarih 14 Şubat tı.

14 Şubat annemle babamın evlilik yıldönümüdür. Bu yıl 43. yıllarını kutladılar. Daha nice nice sağlık ve mutluluk dolu yılları olsun birlikte. Ve ilk pastamı onlara yaptım.


Pastanın yapımından önce başıma gelenleri anlatayım:

Önce pandispanyayı yapayım dedim. Tarifi Burcu nun sayfasında. Fakat çıkan kek kenarları içe çökmüş, üzeri eğri büğrü bir kekti. (Sonra Hanimiş in sayfasında okudum kek kalıbının kenarlarının tırmanması için kalıbın kenarları yağlanmamalıymış)

Pandispanyayı nasıl işe yarar hale getirebilirim diye düşünürken kalpli kurabiye kalıpları gözüme çarptı. Onlarla pandispanyayı bir güzel kestim.

Sonra iç kremasını hazırladım. Onun tarifi de yine Pastacı Burcu dan. Kremalardan, muhallebi gibi olan pastacı kremasını seçtim. Güzel ve lezzetli bir krema oldu.

Kalpleri üç dilime böldüm. Aralarına kremayı sürdüm. Muz dilimleri ve çikolata parçaları koydum.

Şeker hamuru macerası ayrı bir hikaye: Şeker hamuru için malzemelerim tamdı ve kendim yapmaya kalktım. (Allahtan bir gün önceden denemiştim.) Onları yoğuracağım diye kan ter içinde kaldım. Her yer boya şeker ve macun kıvamındaki malzemleyle kaplıydı evde. Sonunda hatayı nerede yaptığımı buldum: Burcu basbas bağırıyordu;"şu marka çok ince çekilmiş pudra şekeri kullanın" diye. Ben gittim dr oetker marka market pudra şekeri kullandım. Şeker hamurunun içinde adeta kesme şeker gibi kaldı..

"Delimiyim ben " diyip gittim hazır şeker hamuru aldım. O da ayrı bir maceraydı. Ne sert şey o şeker hamuru öyle? Al takke ver külah birşeyler yaptım işte. Bütün bunları yaparken de sevgili Burcu & Burcu yu bir kez daha takdir ettim. Cidden çok zor ve zahmetli iş yapıyorlar, her babayiğidin harcı değil pasta işi.

Sonuçta, yamuk yumuk ilk pastalarım huzurlarınızda. Ama biliyorum ben iflah olmam, arkası gelir bunların:)

Not: Bütün bu emek zahmetin karşılığında üstündeki şeker hamurunu yemediğimizi de belirtmeliyim. Çok fazla boya, glikoz, şeker vs. Hiç gerek yok vücuda bunları sokmaya. Yani bütün bu emek zahmet sadece göz zevki için..

18 Şubat 2007

Ye#19- kek ye Balkabaklı Mini Kek-Krem peynir kreması ile



Yemek etkinlikleri sırasında en beklediğim konulardan biriydi kek. Çünkü ben, bir iki tarife takılmış, sürekli onları yapan, ve bu konuda fazla fikri olmayan biriyim. Anlayacağınız bu etkinlik benim çok işime yarayacak.

Konuyu seçen Kek Evi nin sahibi Sevgili Ayşenur a çok teşekkürler, sayesinde elimizin altında en alasından bir sürü tarif olacak.
Evet, yazdığım gibi ben çok başarılı bulduğum iki tarif dışında (biri sevgili Marianne nin muhteşem keki, diğeri de Starbucks ın havuçlı keki) kek yapmayı bilmiyorum. Bu yüzden etkinliğe, bana daha pratik gelen ve daha sık yaptığım mini keklerle katılmak istedim.
Aslında bu keklere Muffin ya da cupcake deniyor, ben tam Türkçe karşılığını bilemediğimden böyle isimlendirdim.
Uzun zamandır merak ettiğim, "aralarındaki fark nedir?" sorusunun cevabını da sanırım bu vesile ile anladım (yanılıyorsam, lütfen bilenler düzeltsin):
Muffinler minicik kekler, ve bunlar direkt kek kalıbına dökülerek yapılıyor, ayrıca kağıt kalıp kullanılmıyor. Üstleri de bildiğim kadarıyla süslenmiyor.
Cupcake ler, mutlaka bir kağıt kalıp içerisinde pişiyor ve üzerleri krema vs ile kaplanıyor, sonra da güzelce süsleniyor.
Ben bugünkü etkinlik için tarifimi Cupcake Bake Shop adlı yabancı bir blogdan aldım. Bu tarifi oldukça sağlıklı ve hafif olduğu için seçtim ve ilk defa uyguladım. Sonuç benim için çok memnun ediciydi. (İçindeki kabak zaten bu keki nemli yapıyor bu yüzden bir tek tek yağ miktarını değiştirmeyi düşünürüm, oldukça yağlı oldu bana göre.)





Balkabaklı Cupcake

24 adet cupcake / 185 C fırında

1cup=1 su bardağı=125 ml
1 çay kaşığı= bizim tatlı kaşığımız

  • 3 cup un
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1/4 çay kaşığı tuz
  • 2 çay kaşığı tarçın
  • 1/4 çay kaşığı karanfil-zencefil-yenibahar karışımı
  • 1/8 çay kaşığı hint cevizi (nutmeg)
  • 2 cups toz şeker
  • 1 cup zeytinyağı (bence 1/2 bardak yeterli)
  • 3 yumurta (oda ısısında)
  • 2 çay kaşığı vanilya
  • 4 cups rendelenmiş taze balkabağı
  • 125 gr rendelenmiş beyaz çikolata

Yapılışı:

  1. Un, karbonat, tuz, kabartma tozu, tarçın ve baharatları genişce bir kaba birlikte eleyin.
  2. Başka bir kapta, şeker, yağ, yumurta ve vanilyayı çırpın.
  3. Kuru karışımın 1/4 kadarını ıslak karışıma yedirin iyice karıştırın.
  4. Kalan kuru karışımı kaşık kaşık ekleyerek karıştırmaya devam edin.
  5. Kuru karışımın hepsi bitince balkabağı rendesini ve çikolatayı kaşık kaşık eklemeye başlayın ( bu işlem sırasında elektrikli çırpıcınızın varsa hamur aparatı ile çalışmanızı öneririm,çok yoğun ve sert bir karışım oluyor)
  6. Karışımı, metal ya da silikon kalıpların içine yerleştirdiğiniz kağıt kalıplara, 2/3 oranında doldurun
  7. 180 C önceden ısıtılmış fırında 30-35 dakika pişirin.
  8. Kürdan testiyle kontrol ederek fırından çıkardığınız kekleri tel ızgara üzerinde soğumaya bırakın. İyice soğuduktan sonra süsleme işlemine geçebilirsiniz.

Üzerini kaplamak için:

Peynirli Krema

Malzemeler:
  • 250 gr krem peynir= labne olabilir
  • 50 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
  • 3 cups elenmiş pudra şekeri
  • 1 çay kaşığı vanilya



Yapılışı:
1. Elektrikli mikserle yağ ve peyniri krema kıvamına gelinceye kadar çırpın.

2. Üzerine pudra şekeri ve vanilyayı ilave ederek karışıncaya kadar çırpmaya devam edin.(Şekeri ilave ederken tadına bakın, istediğiniz tada gelinceye kadar ekleyin-2bardak yeterli oluyor bence)

3. Buzdolabında 1 saat bekletin

4. Sıkma torbasına doldurup, keklerin üzerine süsleyin.

Afiyet olsun

17 Şubat 2007

Hatırla Sevgili

Televizyondaki dizileri seyretme konusunda çok seçiciyim. Çünkü çoğuna son derece sinir oluyorum. Ama bir istisna var ki, "dizi böyle olmalı" dedirtiyor: Hatırla Sevgili.
Melodramlardan hoşlanmasam da çok başarılı bir "dönem canlandırması" yakaladığı için büyük zevkle seyrediyorum.
Dönem filimleri zordur, her türlü detay ince ince dikkatle işlenmelidir, hata affetmez. Bu dizi bu konuda gerçekten başarılı. Kostüm, mekanlar, dönem objeleri, tavırlar-davranışlar hatta ve hatta konuşulan dilin dönemsel özellikleri...En çok da ,eskiden insanların ne kadar daha kibar, ne kadar zarif ve hassas olduklarını hatırlatması açısından önemli. Bu gözle baktınız mı hiç bilmiyorum, ama o zerafet artık yok ne yazık ki.
Ben, kıyısından da olsa insanların daha bir hanımefendi-beyefendi oldukları nezaket dolu o dönemi yakalamış ve hatırlayabiliyor olmaktan çok mutluyum. (Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecekler- adlı kitabın yaşanmış olduğu dönem)
Yakın tarihin çok sorgulanmayan ve üzeri ince bir toz tabakasıyla örtülmüş/örttürülmüş, bir dönemini gün ışığına tekrar kavuşturarak, yeni vicdan muhasebelerinin yapılmasına önayak olması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum.
Tomris Giritlioğlu nun imzası olması zaten baştan dizinin kalitesi hakkında bir fikir veriyor.
Bir de müzikler.. Hepsi o kadar güzel ki. Ama bir şarkı vardı ki, duyar duymaz "Bu da ne??" dedim. Hiç bilmediğim bir şarkıydı ve çok beğenmiştim. Neyse ki benim gibi düşünen arkadaşlarım varmış ki, şarkı kısa sürede bana e-maille ulaştı. İşte yukarıdaki videoda o şarkı Buyurun dinleyin:

12 Şubat 2007

Derin derin nefes alacağım..

Artık bu çiçeklerin kokularını ben de hissedeceğim..

Geçtiğimiz Cuma günü, uzun yıllar sıkıntısını çektiğim derdime, "korkunun ecele faydası yok:)" diyerek son verdim:
Burnumun sinüs, deviasyon ve burun eti problemlerini bir operasyonla hallettiler.
Doktor, hastane ve hele de ameliyattan ne denli korktuğumu mimleme oyununda yazmıştım. Bu korkunun da ötesinde bir fobi bende adeta. Dolayısıyla karar vermem ile ameliyatı olmam arsında geçen süre 4 yılı buldu. Ben yine de son anda bir numara çeker, bir bahane uydurur, bu işten sıvışırım diye düşünüyordum ama yapamadım. Çünkü burnumdan geçen oksiyen miktarı %10 a düşmüş.
Ameliyat sonrası ,ertesi gün burnumdaki tamponlar çıkarılarak taburcu oldum ve düşündüğümden çok kısa süre sıkıntı çektim. Görüntüde şişlik vs en ufak bir farklılık olmadığı için konuyu Mimi ye anlatmadık bile, o beni nezle sanıyor.
Eğer bu konuda benim kadar korkanlar varsa bana yazsınlar , onları çok iyi anlayabilir ve bu operasyonun nelere dikkat edildiğinde bu kadar rahat olabileceğini onlara anlatabilirim. (Beni tanıyanlar bu söylediklerime ne şaşırıyordur kimbilir; "Kendi derdini çözdü de başkalarına derman olacak, halbuki bize neler çektirmişti" diye:)
Geçmiş olsun dileklerinize yürekten teşekkür ederim..

Not: Bu sadece KBB ameliyatıydı, plastik cerrahi olduğu taktirde, aynı iyileşme seyri geçerli değil.

07 Şubat 2007

Gravlaks- Somon Balığının Başkaca bir hali



Kuzey Avrupa ülkelerinin milli yemeği sayılabilecek bir yemek Gravlaks; Somon balığının tuz ve şekerle fermente edilmesiyle hazırlanıyor, oldukça lezzetli.
Pişmeden yapıldığı için çoğu kişi sağlıksız ya da itici olduğunu düşünebilir. Öyle değil elbette ama olsun, denemeseniz bile yemek kültürü dağarcığınızda bir köşede bulunsun.
Somon füme yiyorsanız bunu da yiyebilirsiniz -o da pişmiyor. Tadı nerdeyse somon füme ile aynı zaten. Geçenlerde Evcini nin tarifini verdiği füme tuz ile hazırlanırsa eminim daha da füme somona benzeyebilir.
Bu tarifi uzun bir süre aradım. Ama adını doğru bilemediğimden ulaşmam epeyi zaman aldı. Türk sitelerinde bu tarife pek yok ama yabancı yemek sitelerinde çok sık rastladım. Tarif hep aynı. Yani pek yoruma açık bir hazırlanma şekli yok.

Gravlaks (ya da Gravlax)

Malzemeler:
  • 1 kg civarında taze somon balığı filetosu*
  • 1/3 su bardağı deniz tuzu (öğütülmemiş)
  • 2/3 su bardağı toz şeker
  • 1 çay kaşığı kadar karabiber (değirmenden çekin)
  • 1 demet taze dereotu

Yapılışı

Bir kap içinde tuz ve şekeri karıştırın.
Balığın derisiz iç kısmını bu karışımla tamamen kapanacak şekilde sıvayın. Karabiber serpin.
Diğer parçayı-derisi dışarı gelecek şekilde- üzerine kapatın.
Kalan tuzu dış kısımlara sıvayın, dereotunu balığın dış kısmına yerleştirerek, balığı stretch film ile kaplayın, çukurca bir tabağa yerleştirin. (Suyunu bırakacağı için)
Üzerine bir ağırlık koyarak (döküm tava gibi) buzdolabına yerleştirin.
Her 12 saatte bir balığı ters çevirin, çıkan suyu süzün.
3 üncü günün sonunda Gravlaks hazır hale gelecek. Folyodan çıkartıp tuz ve dereotlarını temizleyin
Çok keskin bir bıçağı açılı tutarak incecik dilimler kesin.

Servis:
Ekmek, kızarmış ekmek, kraker üzerine minik ıspanak yaprakları ya da roka koyup üzerine gravlaksları yerleştirin. Dereotu ve capari ile süsleyin.
Dilerseniz mazyonez ilave edin.
Gravlakslarınızı, somon fümeyi kullandığınız her yerde kullanabilirsiniz ve 3-4 gün boyunca muhafaza edebilirsiniz.

* Büyük marketlerde balık bölümünde hangi günler ürün gelişi olduğunu sorun ve balığınızı o gün alın. Somon balıkları dondurulmadan-soğuk zinciri korunarak- geldiği için yapacağınız gravlaks, öncesinde ya da sonrasında dondurulabilir.
Balıkçınıza somonun kuyruk kısmından fileto çıkarttırın. Balığın derisi üzerinde kalsın. Tuzlama için istediğinizi söylerseniz uygun filetoyu çıkartır.


Not: Bir operasyon geçireceğim için birkaç gün buralarda olmayacağım. Döndüğümde görüşmek dileğiyle...

02 Şubat 2007

Tencerede Rosto-(dört tarif birden)


Yukarıdaki sofra benim için anılar zinciri: Olur mu demeyin oluyor işte:) Bir yemeği ilk kimden öğrendiysem, ilk nerede yediysem, aklımda öylece kalıyor benim, ve sonraki her yapışımda/yiyişimde çağrışımlar yapmaya başlıyor.
Mesela; bu tencerede rosto işi, rahmetli anneanneciğime (Nenoş'a) ait. Her yiyişimde onun , tatlı sohbetlerine, öğütleriyle dolu evine, beyaz mutfağına gidip geliyorum. 20 yıl oldu ama ben gülümsemesini hiç unutmadım.
Sos ve lahana ise , daha önce harika kekini yayınladığım Marianne ye ait. Onun Noel sofralarının olmazsa olmazı. Ben sosun et versiyonunu uyguladım, O hindi ile yapardı. Lahananın pişerken yaydığı güzelim baharat kokusu bana hep çiftliği, şöminedeki çıtırtıyı, konyağın kokusunu, sabah atlarıyla geçirdiği saatleri, papağan Hook u ve daha pek çok şeyi hatırlatıyor.
Uzun zamandır beklenen kar sonunda Ankara ya geldi. Dışarısı bembeyaz ve kar incecik yağmaya devam ediyor. Böyle bir günde bu tarifleri vermezsem ne zaman veririm?


Tencerede Rosto (1)

Malzemeler
4-6 kişi için
  • 1 adet tüm bonfile ya da kontrfile
  • 2 çorba kaşığı tereyağı
  • tuz

Yapılışı:

Tereyağını tencerede eritin. Eti ilave edin ve orta ateşte her tarafı kızarıncaya kadar çevirin. Sonra kapağını sıkıca kapatıp, suyunu salıp tekrar çekinceye kadar çok kısık ateşte pişirin. Pişme süresi boyunca kapağı hiç açmayın. Servis yaparken tuz ilave edin. Hepsi bu kadar.

Pişme süresi: az pişmiş arzu ederseniz 35 dakika, medium için 45 dakika, iyi pişmiş için 60-70 dakika civarındadır.

Dilerseniz tencere dibinde kalan yağ ile harika bir sos da hazırlayabilirsiniz. Bunun için:

Sos tarifi: (2)Eti çıkardıktan sonra tencereye 1 çorba kaşığı un, 1 çay kaşığı tuz ve bir su bardağı kırmızı şarap ilave edin. Harlı ateşte çırpma teli ile karıştırın. İyice kaynayıp kıvamı koyulaşıncaya kadar karıştırarak pişirmeye devam edin. Kıvamını ayarlamak için biraz su ilave edebilirsiniz.

Yanında servis yapmak için üzümlü fıstıklı pilav ve baharatlı kırmızı lahana yapabilirsiniz.

Üzümlü fıstıklı pilav: (3)

Malzemeler:

4 kişi için:

  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 2 yemek kaşığı dolmalık fıstık,
  • 3 yemek kaşığı kuşüzümü
  • 1 bardak pirinç,
  • 2 bardak sıcak su
  • karabiber-tuz

Yapılışı:

Teflon bir tencereye zeytinyağını koyun. Fıstıkları ekleyip, yüksek ateşte, rengi dönünceye kadar çevirin. Ayıklanmış yıkanmış süzülmüş pirinci ilave edin, karıştırın. Yine ayıklanmış ve suda bekletmiş olduğunuz kuşüzümlerini, kaynar suyu, ilave edin, tuz ve biberle tatlandırın. Kapağını sıkıca kapatıp, en kısık ateşte suyunu çekinceye kadar pişirin. Üzeri delik delik olunca altını kapatıp, kapağını açmadan 15 dakika kadar dinlendirin. Daha sonra tahta bir kaşıkla iyice karıştırıp pirinci havalandırın ve bir süre daha demlendirip servis yapın.

Baharatlı Kırmızı Lahana (4)

4 kişilik

Malzemeler:

  • 1 adet ortaboy lahana
  • 1 büyük boy kuru soğan
  • 1 adet elma
  • 2 adet defne yaprağı
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 4 adet karanfil
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 1/2 su bardağı kırmız şarap
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 su bardağı sıcak su

Yapılışı:

Küçük küçük doğradığınız soğanları zeytinyağında çevirin. Çok ince kestiğiniz lahanaları ve minik küpler halinde doğradığınız elmaları ilave edip bir süre tahta kaşıkla çevirin. Diğer bütün malzemeleri , en son da sıcak suyu ilave edip 45 dakika kadar kapağı kapalı pişirin. (bu süre içinde evinizi harika bir baharat kokusu kaplayacak) Ara sıra suyunu konrtol edin, suyu azalmışsa azar azar sıcak su ilave edin.

Sürenin sonunda, lahanalar iyice pişip yumuşadığında defne yapraklarını çıkartıp, dilerseniz el blenderı ile ezin. (Bir miktar taneli olsun, çok fazla püre haline getirmeyin tadı bozuluyor)

Afiyet olsun...